29 Ağustos 2015 Cumartesi

PİCEA PUNGENS (Mavi Ladin)


Çoğunlukla 30 m.'ye kadar boylanan, dalları yatay yönde uzanan, kalın dallı, konik tepeli, piramidal bir ağaçtır. Genç sürgünleri kalın, koyu sarımtırak, esmer ve çıplaktır. İğne yapraklarının uçları sivri ve batıcıdır. Yaprak yeşil-mavi, yeşil-gümüşi beyaz renklidir. İğne yaprakları döküldüğünde veya koparıldığında çıkıntı bırakır. Kozalakları taze iken yeşilimsi, olgunlaşınca saman sarısı renklidir. Güneşli, kuru, fakir topraklarda bile yetişir. Kış soğuklarına karşı dayanıklı olduğu gibi yaz kuraklığından da az etkilenir. Üretimi tohum, çelik ve aşı ile yapılır.

PİCEA ABÎES (Avrupa Ladini)


45-50 m. boya ulaşabilen ağaçlardır. İbreleri parlak yeşil renkli, sivri uçlu ve dört köşelidir. Her yüzünde stoma çizgisi vardır. Olgunlaşan kozalak dağılmaz, yeşil ya da kırmızı renklidir. Nem isteği yüksek, ısı isteği azdır. Yaz kuraklığına, zehirli gazlara karşı duyarlıdır. Değişik topraklarda yetişebilir. Tohum ile üretilir.

JUNİPERUS HORİZONTALİS (Yatık Ardıç)


40 cm. boy, 2 m. tepe yapar. Devrik dadan yatay şekilde uzanır. Yapraktan pufsa, küçük ve mavimsi yeşil renklidir. Mavimtırak renkli kozalaktan 2 cm. çapındadır. Güneşli ve yan gölge yerlerde ve kuru nemli topraklarda yetişir Çelik ve aşı ile üretilir.

JUNİPERUS SABİNA (Sabin Ardıcı)


4 m. kadar boylanan, eğri gövdeli, boylu çalı veya yerde sürünen yatık bir çalıdır. Gövde kabuğu yaştı bitkilerde kırmızı veya kahverengi renginde olup levhalar şeklinde kavlar. Yaprakları iğnemsidir, daha sonra pulsu yapraklara dönüşür. Yaprakları ovulduğu zaman kokar. Üzümsü kozalakları küre biçiminde olup, olgunlaşınca kaim kabuklu tohum taşırlar.

Cupressocyparis leylandii (Melez Servi)


Yapraklar herdem yeşil, 4 köşeli ve koyu yeşil renktedir. Koparıldığında hoş bir koku yayar. Sürgünler ince ve narindir.

15 m.'ye kadar boylanabilen, 7 m.'ye kadar taç çapı yapabilen, konik yapıda, sık dokulu ağaç formlu bitkilerdir.


CUPRESSUS SEMPERVİRENS PYRAMİDALİS (Akdeniz Piramidal Servi)


Akdeniz Cypress olarak ta bilinir. Akdeniz'in etrafında ki alanlarda bulunur. Libya ile İran arasındaki çoğu yerde ve İsviçre de görülür. İtalya'ya yerli ağaç olmasına İtalyan selvi olarak bilinir. Ancak yoğun orada yetiştirilmektedir.

İĞNE YAPRAKLI AĞAÇ, AĞAÇÇIK VE ÇALILAR

İĞNE YAPRAKLI AĞAÇ, AĞAÇÇIK VE ÇALILAR

1. ABİES CONCOLOR (Gümüşi Göknar)

2. ABİES NORDMANNİANA (Uludağ Göknarı)

3. CEDRUS LİBANİ (Lübnan Sediri)

4. CHAMAECYPARİS (YALANCI SERVİ)

5. CUPRESSUS SEMPERVİRENS PYRAMİDALİS (Akdeniz Piramidal Servi) 

6. Cupressocyparis leylandii (Melez Servi)

7. JUNİPERUS SABİNA (Sabin Ardıcı)

8. JUNİPERUS HORİZONTALİS (Yatık Ardıç)

9. PİCEA ABÎES (Avrupa Ladini)

10. PİCEA PUNGENS (Mavi Ladin)

CHAMAECYPARİS (YALANCI SERVİ)

CHAMAECYPARİS (YALANCI SERVİ)

60 m .'ye kadar boylanabilen, sürgünleri ve yapraklan ovuşturulduğu zaman reçine ile karışık maydanoz kokusuna benzer bir koku veren bir ağaçtır. Erkek çiçekleri küçük bir kozalak halinde önceleri siyah veya koyu mor, sonraları kırmızıdır. Dişi kozalaklar 8 mm. çapında ve küre şeklindedir, önceleri mavi-yeşil sonradan kahverengidir. Her türlü toprakta yetişir ve kış soğuklarına karşı dayanıklıdır.



CEDRUS LİBANİ (Lübnan Sediri)



CEDRUS LİBANİ (Lübnan Sediri)

Ülkemizde çok geniş yayılımı vardır. 40 m. boylanan, 2 m. gövde çapında, önce piramit sonra yayvan bir tepe yapan, çok yaşayan anıt ağaçlarındandır. Gövdeyle hemen hemen 90 derecelik bir açı yaparak çıkan yan dalları vardır. İğne yapraklan koyu yeşil, sert ve batıcıdır. 10-15 adeti rozet yaprak oluşturur. Kozalakları 3-10 cm. uzunluğunda ve silindiriktir. Akdeniz ikliminin serin kesimlerinde ve güneşli ortamlarda iyi gelişir. Tohumla, çelikle ve aşı ile üretilir.

YAPRAKLI SÜS ÇALILARI, SARILICI VE YER ÖRTÜCÜLER


1. BERBERİSTHUMBERGİİ (Kadın Tuzluğu)

2. BUDDELİA DAVİDİİ (Kelebek Çalısı)

3. BUXUS SEMPERVİRENS (Adi Şimşir)

Uludağ Göknarı


Uludağ Göknarı 

(Abies nordmanniana subsp. bornmulleriana)


Ülkemizde en çok kullanılan göknar türüdür. 20*25 m. boy ve 6 m. konik tepe yapar. İğne yaprakları koyu yeşil, uçlan küt, alt yüzünde çift beyaz çizgilidir. Kopanldtğında sürgün üzerinde çukur şeklinde iz bırakır. 15-20 cm. uzunluğunda kozalakları silindir. Ak Deniz ikliminde ve serin kuzey yamaçlarda iyi gelişir. Tohumla üretilir.

25 Ağustos 2015 Salı

Toprağa Sarılın

Toprağa Sarılın!

Artık üreten toplum yerine büyük çoğunlukla tüketen toplum olduk. Hayatımız genel manada  dört duvar arasında geçmektedir. Toprak görmek artık şehir merkezlerinde nerdeyse mümkün değil. Ağacı, çiçeği ya uzaktan seyrediyoruz yada bahçemizde küçük bir saksımız var. Nefes alabilmek için küçük parklara kaçışıyoruz. Hava ve gürültü kirliliği, yaşamın getirdiği stres, kötü komşuluk ilişkileri... 100m2 evlerde yarı açık ceza evi modundayız. Televizyon dizileri gayri ahlaki, reklamlar sürekli tüketime yönelik, göremediğimiz 100 lerce tehlikede cabası. Her dizi villalarda jiplerde geçiyor, çocuklarımız dışarıdaki hayatı böyle sanıp onlara özeniyor. Artık kuruyemiş dükkanlarında bile uyuşturucu satılıyor. Kanunlar yetersiz, ceza almıyorlar. Bir yakalanan o işi bırakacağı yere daha da büyütüyor. Ama daha fazla tedbir alıyor.

23 Ağustos 2015 Pazar

Kimyasal Zirai Zehirler



O kadar çok zirai ilaç, zehir kullanılıyor ki; ince düşünmesek GDO'lu tohumları üretenlere hak vereceğiz. GDO’ lu tohumları üretenler, zirai ilaçlardan daha az zararlıdır diyorlar. Ama asıl tehlikeli olan niyetleri ise dünyada ekilen dikilen her şeyin patentini alıp satarak para kazanmak, tüm dünyayı kendilerine muhtaç hale getirmek.

Kimyasal Gübreler Tarım Arazilerini Çoraklaştırıyor!


Kimyasal Gübreler Tarım Arazilerini Çoraklaştırıyor!


“Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.” diye bir atasözü vardır. Bu gidişle ne Dimyat kalacak, ne pirinç, nede bulgur.

İnsanoğlu teknolojiyi işlerini kolaylaştırmak, daha kolay para kazanmak, daha fazla…, daha fazla…. İçin kullanmaktan vaz geçip, daha fazla korumak için kullanmadığı sürece artık hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Kimyasal gübreler daha fazla verim için kullanılırken artık ekildiği toprağı çöl haline getiriyor. Sebep olduğu hastalıkları daha önce anlatmıştım. Ancak yakında ekilecek toprak bırakmayacak.

Kimyasal Gübreler Kanser Yapar!





Kimyasal Gübreler Kanser Yapar!


Ülkemizde 1960 yıllardan önce kimyasal gübre kullanımı hiç yok denilecek kadar azmış. Ekinler bakımsızlıktan fazla büyümezmiş. Orakla biçmek suretiyle buğdayı hasat ederlermiş. Benzer üretim ve hasat yöntemleri tükettiğimiz hemen hemen her grup meyve, sebze, bakliyat vb. tip tarım ürününde günümüzde çok değişmişitir. Bu değişimin kolaylık sağladığı kesin ancak sağlığımız açısından ele alındığında durumun pekte öyle olmadığı açık.